ddfffffffffff
                           
 
 
 

24saatgundem

Gündem

16 EKİM 2010



'Karım dövüyor, kurtar beni başkan'
'Karım dövüyor, kurtar beni başkan'

Karısının kendisini dövüp evden attığını öne süren temizlik işçisi belediyeden yardım istedi. Suçlanan eş ise iddiaları yalanladı

 

Diyarbakır Sur Belediyesi'nde  temizlik  işçisiolarak çalışan Murat Akış (42), karısının sürekli sözlü ve fiziksel şiddetine maruz kaldığını öne sürüp belediyeye başvurdu.

Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve aile  içi şiddet sorunuyla  ilgilenen Belediye Başkan Yardımcısı Gülbahar Ölmek'ten yardım  isteyen  3 çocuk babası Akış, eşinin kendisini sopa ve terliklerle dövdüğünü, maaş kartına el koyduğunu  iddia etti.

Kısa süre önce de evden kovduğunu ve bu yüzden belediyenin şantiyesinde yatıp kalktığını anlatan Akış,  iyi bir aile reisi olmasına rağmen eşinin neden böyle davrandığına anlam veremediğini öne sürdü.  İlk kez böyle bir şikayetle karşılaşan başkan yardımcısı Ölmek de durumu gazetecilerle paylaştı. Kadın başkan yardımcısının makamında karısının "çöp koktuğunu" söyleyerek yanına yaklaştırmadığını söyleyen Akış, " İçkim yok, kumarım yok. Karımın bir dediğini  ikietmiyorum. Her  istediğini yerine  getiriyorum. Yemek parası  istiyorum, bana 'zıkkım ye' diyor. Çalışan, kazanan benim. Yine de bana şiddet  uyguluyor" diyerek yardım  istedi.

Başkan yardımcısı Ölmek  ise "Murat Bey  başvuru yaptığında çok şaşırdım. Çünkü hep kadınlar  başvuru yapıyordu. Maaşındaki haczi kaldırdık.Banka kartı eşinde olduğu  için maaşını alamıyor. Biz maaşın  yarısına el koyarak Murat Akış'a elden ödeme yapacağız" dedi.

'Dövmüyorum'

Murat Akış' ın aynı  zamanda amcasının kızı olan eşi Yüksel Akış, eşinin çok sorumsuz olduğunu ve ailesiyle  ilgilenmediğini söyledi. Yüksel Akış, "Evin bütün sorumluğu benim boynumda. Artık kaldıramıyorum bu yükü. Ona şiddet uyguladığım doğru değil. Sadece kredi  için bir  arkadaşına kefil olmuştuArkadaşı  ödemeyince borç eşime kaldı. Bunun  için evimize huzursuzluk girdi'' diyerek  iddiaları yalanladı.

Şiddet maddesi var

Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş da Murat Akış ve eşini barıştırmak  içinbir araya getireceklerini, şiddetin devam etmesi halinde Yüksel Akış'tan şikâyetçi olacaklarını kaydetti. Sur Belediyesi'nde daha önce 6 erkek personel karılarını dövdüğü  için toplu    sözleşmesine "şiddet" maddesi konmuştu. Bu maddeyle dayakçı kocalarının maaşlarının  yarısının kadınlara verilmesi sağlanmıştı.


(SABAH)


Ankara'nın en yüksek projesi

Ankara'nın en yüksek projesi


TBMM'nin eski lojmanlarının yıkıldığı alanda uygulanan ''Ankara'nın en yüksek konut projesi'', TOKİ'yi de memmun etti.

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın ''Bize en iyi parayı kazandıran proje'' olarak nitelendirdiği Parkoran projesinde, konsorsiyum, 1000. konutunu da sattı. Konsorsiyum, TOKİ payını ''fazlasıyla'' erken ödeyerek, projenin tapusuna da sahip oldu.        

Parkoran projesinde bininci konutun satılması ve TOKİ payını erken ödenerek projenin tapusuna sahip olunması nedeniyle projeyi uygulayan Aktürk Yapı Endüstrisi ve Ticaret AŞ'nin Genel Müdürü İsmet Ergül ile Mesa Mesken Sanayii AŞ'nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Can Aynagöz, projede gelinen aşama ile ilgili bilgi verdi.        

Proje kapsamında 146 bin metrekarelik alanda 1832 konut ve çeşitli sosyal donatılar yapılacağını belirten Aktürk Yapı Genel Müdürü İsmet Ergül, konutların 12 adet 31 katlı, 5 adet 7 katlı blokta toplanacağını, 520 bin metrakerelik inşaat alanı dışında kalan bölümün yeşil alan olarak değerlendirildiğini, yeşilin hakim olduğu bir proje uygulandığını söyledi.        

Otoparkların çok büyük bölümünün yer altına alındığını ve üzerinin yeşil alan olarak değerlendirildiğini anlatan Ergül, alıcılara, 1 1, 5 1 daireler yanında 5 1, 6 1 dubleks dairelerde, 81 metrekareden 666 metrekareye kadar konutlar sunabildiklerini kaydetti.        

TOKİ'nin ihalesini kazandıktan sonra 2007'de projeye başladıklarını, ilk 519 konutu 2009 yılında alıcılara teslim ettiklerini kaydeden Ergül, yıl sonuna kadar 17 konut blokundan 10'unun tamamlanmış olacağını, 1832 konuttan bininin satıldığını, şimdiye kadar 800 dairenin alıcılara teslim edildiğini, 500'e yakın ailenin de dairelerinde oturmaya başladığını açıkladı. Ergül, henüz 3 blokun inşaatına başlanmadığını, inşaatı süren 4 bloktan 3'ünün gelecek yıl sahiplerine teslim edilmesinin öngörüldüğünü, projenin 2013'te tamamlanmasının planlandığını bildirdi.

TOKİ'YE 365 MİLYON LİRA ÖDENİP, PROJENİN TAPUSU ALINDI
Mesa Mesken Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Can Aynagöz de TOKİ'nin arazinin imar planı ve hukuki durumu nedeniyle yaşanan sorunları çözmesinden sonra, 2008'de yaşanan ekonomik krize rağmen konsorsiyumun inşaatı yapım hızında bir düşüş, konutların tesliminde bir gecikme olmadığını vurgularken, satışlarda esneklik sağlanmasını da kolaylaştırmak üzere, TOKİ payını ''fazlasıyla ve erkenden'' ödeyerek, projenin tapusuna sahip olduklarını açıkladı.        

Gelir paylaşımı ihalesine göre TOKİ'ye toplam 650 milyon liralık hasılattan, belli vadelerde toplam 305 milyon lira ödenmesi gerektiğini hatırlatan Aynagöz, ''2009 sonunda, TOKİ'ye, 305 milyon lira yerine 365 milyon lira ödeyerek projenin tek sahibi olduk. Tapumuzu da aldık'' dedi.        

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, TBMM KİT Komisyonu'nda TOKİ'nin faaliyetleri hakkında bilgi verirken, Parkoran projesini, ''en iyi para kazandığımız proje'' olarak nitelendirmişti.        

TOKİ'nin, yıkımı tartışmalara neden olan TBMM eski lojman alanının gelir paylaşımı yöntemi ile değerlendirilmesine ilişkin yaptığı ihalede, en yüksek teklifi, Mesa Mesken-Aktürk Yapı-Emlak Pazarlama'dan oluşan konsorsiyum vermişti. Ortak girişim pazarlık sonucunda ilk önce verdiği 580 milyon liralık (394,5 milyon dolar) proje tutarını 638 milyon liraya (431 milyon dolara) çıkarırken, TOKİ'ye vereceği yüzde 42 üzerinden 243 milyon lira olan gelir payını da 304.5 milyon liraya  yükseltmişti. Konsorsiyum ayrıca, arsa Maliye Bakanlığındayken ticaret merkezi olarak satılan villalara istinaden, 14 bin metrekarelik bir iş merkezi yaparak, TOKİ'ye ücretsiz olarak verecekti. Böylece, hasılat paylaşımından TOKİ'nin aldığı pay, yaklaşık yüzde 55'e çıkacaktı. TOKİ, 2013'e kadar toplam 305 milyon lira gelir payı almak yerine, 365 milyon lirayı erkenden tahsil ederek, projeyi konsorsiyuma satmış oldu.        

TBMM Lojmanlarının satışı, 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından gündeme gelmişti. TBMM Başkanlık Divanı'nın Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğüne devrettiği lojmanlar ve alanı, önce Dünya Ticaret Merkezi projesi kapsamında satılmaya çalışılmış, satış başarılı olmayınca, lojmanlar TOKİ'ye devredilmişti.  Lojmanların yıkımını, bu binaların ''kültür varlığı'' olduğu gerekçesiyle, mimar Behruz Çinici mahkeme yoluyla durdurmaya çalışmıştı. Mahkeme, yıkımla ilgili yürütmeyi durdurma kararını daha sonra kaldırmıştı.        

Konsorsiyum, Parkoran'da, 1832 konut yanında ticari merkezde 70 ofis ve iş yeri yapacak.        

Can Aynagöz, proje kapsamında satışa çıkarılan konutların yüzde 70'inin satıldığını belirtirken, konut fiyatlarında, önceki alıcıları enflasyon artışına ezdirmeyecak şekilde fiyat artışı olduğunu, müşteri potansiyeline bekledikleri getirinin sunulduğunu söyledi.        

Aynagöz, projenin toplam tutarının 1,1 milyar lira olduğunu  bildirirken, Aktürk Yapı Genel Müdürü İsmet Ergül, ''Bu proje için, Akbank'tan, bir konut projesi için verilmiş en yüksek tutardaki krediyi kullandık'' dedi.       

Ergül, Parkoran'da Ankara yanında Anadolu'dan da çok sayıda alıcı geldiğini, teslim edilen konutların iskanlarının alındığını, kat sahiplerine daire tapularının verilebildiğini söyledi.

ANKARA'DA KONUT PİYASASI, İSTANBUL GİBİ DEĞİL
''İstanbul'da son dönemlerde çok sayıda lüks konut projesinin ön palana çıktığı, Ankara'da bu anlamda fazla hareketlilik gözlenmediği'' yönündeki değerlendirme üzerine, Aktürk Yapı Genel Müdürü İsmet Ergül, Ankara'daki konut piyasasının İstanbul'dan farklı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:       

''Ankara'da doğru konut projesi uygulandığında müşteri bulabiliyorsunuz. İstanbul'da, yıllık konut ihtiyacının 250 bin  olduğu belirtiliyor. Bunun yüzde 47'si ihtiyaç, yüzde 48'i yenileme, yüzde 5'i de yatırım amaçlı. Ankara'da ise 2012 yılından sonra konut stoku fazlası olması bekleniyor. Ancak mevcut konutların yenilenme durumu nedeniyle, bu fazlalığın farklı değerlendirilmesi gerekir. Mevcut dokunun yenilenmesi lazım, konut sayısı olarak bakmamak lazım.''        

Mesa Mesken-Aktürk Yapı olarak, nitelikli konut yapımında iddialı ve konut piyasasında önemli bir yerlerinin olduğuna işaret eden Ergül, projelendirme, yapım metodu, insan kaynakları-yapım kalitesi nedeniyle yaşlanmaya dayanıklı binalar ürettiklerini, inşaat bittikten 5-10 yıl sonra çıkan şikayetlerin bile arkasında durabildiklerini söyledi.

EYMÜR VE MOGAN GÖLÜ MANZARALI BANYOLAR
Toplam 7 katlı, 1 1 ve 2 1 dairelerin toplandığı binaların girişleri, kapalı kış bahçesi gibi yeşil alan olarak değerlendirilirken, 31 katlı binaların üst katlarında yer alan 5 1, 6 1 dairelerin banyolarında banyo yaparken, Mogan ve Eymür göllerini aynı anda seyretmek mümkün oluyor.        

Konutların satış fiyatı, 260 bin lira ile 1 milyon 446 bin lira arasında değişiyor. Teslim edilen bloklarda yüzde 50, teslim edilmeyen konutlarda yüzde 30 peşinat alınıyor. Metrekare satış fiyatı ortalama 3 bin 500 lira olan konutların satışında maksimum 36 ay vade uygulanabiliyor. Konutların ortak giderlerinin metrakere büyüklüğüne göre 260-450 lira arasında değiştiği belirtiliyor.

13 yaşında kıza tecavüz tuzağı kuruldu

13 yaşında kıza tecavüz tuzağı kuruldu


13 yaşındaki kız çocuğu facebook'ta tanıştığı 19 yaşındaki gencin evine gittiğinde hangi hisler içindeydi bilinmez ama evde kurulan tecavüz tuzağından gördüğü ruhi zarar onu ailesinden koparttı.


Facebook'ta tanıştığı 13 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz zanlısı iki gencin tutuklanması sosyal facianın boyutlarını gözler önüne sererken, anne ve babaları da çocuklarının sanal ortam maceraları konusunda  dikkatli olma konusunda bir kez daha uyarıyor...

Adana'nın Seyhan ilçesinde bir süre önce okulu bıraktığı öğrenilen 13 yaşındaki M.N., facebook'ta 19 yaşındaki Süleyman O. ile tanışıp, iddiaya göre sevgili oldu. Süleyman O. M.N. ile beraber olduktan sonra Caner E. (19) adlı arkadaşının evine götürdüğü kıza "Benim işim var" diyerek evden ayrıldı.

M.N.'nin cinsel birliktelik teklifini reddetmesi üzerine Caner E. kızın başını çamaşır makinesine sokup, "Benimle birlikte olmazsan makineyi çalıştırırım" diyerek tehdit etti. Kız çocuğu, Caner E.'nin tecavüzüne uğradı. M.N. 2 gün önce evden ayrılıp bir daha dönmediği için ailesi polise başvurdu.

Süleyman O. ve Caner E.'nin yanında olduğu anlaşılan M.N. tecavüze uğradığını öne sürdü. Şahıslar M.N. ile rızasıyla birlikte olduklarını iddia etti. M.N.'nin ailesi zanlılardan şikâyetçi oldu. Zanlılar çıkarıldıkları mahkemede tutuklandı. Ağabeylerinden korktuğunu ileri sürerek yetiştirme yurdunda kalmak istediğini söyleyen M.N. yurda yerleştirildi.

(Sabah)


Adana'da namus tartışması katliamı: 3 ölü


Adana'da namus tartışması katliamı: 3 ölü




Adana'da 20 yaşındaki genç, ailevi nedenlerle çalıştığı kantinden ayrılmasını istediği ablası yüzünden çıkan tartışma sonucu; annesi, kız kardeşi ve ablasını bıçaklayarak öldürdü.


Alınan bilgiye göre, 100. Yıl Mahallesi 85299 Sokak'ta meydana gelen olayda, Hüseyin A. (20), ailevi nedenlerle eşi Beycan Z'den(36) ayrı yaşamaya başlayan ve baba evine dönen ablası Hanife Z'nin (32) yanına gelerek, bir süredir çalıştığı lisenin kantininden ayrılmasını istedi.

Tartışmanın büyümesi üzerine Hüseyin A, üzerinde taşıdığı bıçakla ablasına saldırdı. Hüseyin A, bu sırada kendisini engellemeye çalışan annesi Fatma A. (55), kız kardeşi Bahar A. (18) ve ablası Hanife Z'yi (32) bıçakla ağır yaraladı.

Anne Fatma A, olay yerinde yaşamını yitirirken, yaralı kız kardeşler çevredeki vatandaşların yardımıyla Metropark Hastanesi'ne kaldırıldı. Durumları ağır olan yaralılardan Hanife Z. ilk müdahalenin ardından sevk edildiği Numune Hastanesi, kız kardeşi Bahar A. ise Metro Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.

Olaydan sonra bir otomobille kaçtığı belirlenen zanlı Hüseyin A. ve azmettirdiği öne sürülen eniştesi Beycan Z'nin yakalanması amacıyla polis operasyon başlattı.

 

AA

Ankara'da oto galeriler şehir dışına



Ankara'da oto galeriler şehir dışına


Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, Belediye Hastanesinin Sağlık Bakanlığına devrine karar verirken şehir merkezinde oto galerici bulundurulmayacak.


ntıda,  oto galerilerinin  şehir dışına taşınmasına ilişkin meclis üyelerini bilgilendiren Başkan Gökçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın kent içindeki  otogalerilerinin kent dışına taşınması  konusundaki hassasiyetini hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

''Bu bağlamda Gölbaşı'nda 15 yıl önce kamulaştırılmış bir alan bulunmaktadır. Şehrin içinde artık ikinci el  oto satışları yapılmayacak. Ayrıca bazı birinci el satış yapan  oto galerileri de aynı markadan ikinci el araba  satışları yapamayacaktır. Çünkü bu haksız rekabete neden olmaktadır.''

Gökçek, ikinci el  oto galerilerinin şehrin 30  kilometre dışına taşınacağını bildirdi.

''4 VE 5'İNCİ ETAP DİKMEN VADİSİ HAK SAHİPLERİNE  3. ETAPTAN  EVVERİLECEK''

 Gündemin bir diğer önemli maddesi de  Ankara Büyükşehir Belediyesinin kentsel  dönüşüm projelerinden biri olan Dikmen Vadisi'ndeki hak sahipleri oldu.

4 ve 5'inci etap Dikmen Vadisi Kentsel  Dönüşüm ve Gelişim Projesinde, bin 73 hak sahibine, talepte bulunmaları durumunda Dikmen Vadisi  3'üncü etapta bulunan 93 adet 100 metrekare büyüklüğündeki konutlardan, noter  huzurundayapılacak kura  çekimiyle tahsis edilmesi de oy  çokluğuyla karara bağlandı .

AA

Öldürülen üniversitelinin babası isyan etti

Öldürülen üniversitelinin babası isyan etti


Muğla'daki öğrenci olaylarında bir polis memuru tarafından silahla vurularak öldürüldüğü iddia edilen Şerzan Kurt'un babası Ömer Kurt, oğlunun bir Türk -Kürt çatışması çıkarmak isteyenlerin provokasyonu sonucu öldürüldüğünü söyledi.

Baba Kurt, "Oğlum Muğla'da aynı gecede çıkan 3 olayın sonuncusunda vardı. Herkesle arası iyiydi. Ahlaklı, vicdanlı ve herkes tarafından sevilen biriydi. Ben bunu yapanlara adaletin vicdanına bırakıyorum. Ben kinimi dostluğa, kardeşliğe ve hoşgörüye bırakıyorum. Adalet bu işin sırrını çözsün" dedi.

Muğla'daki öğrenci olaylarında Şerzan Kurt'u (21) tabancayla vurarak ölümüne neden olduğu iddia edilen polis memuru G.Ş.'nin yargılanması Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmayı, Şerzan Kurt'un babası Ömer ve annesi Necla Kurt ile Kurt ailesine savunan 20 avukat, tutuklu sanık polis memuru G.Ş. ile 3 avukatı katıldı. Duruşmayı AK Parti Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, BDP milletvekilleri Ayla Akat Ata, Bengi Yıldız, Hamit Geylani, Akın Birdal, Pervin Buldan ile bazı partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de salonda izledi. Salon dar olduğu için çok sayıda kişi duruşma salonuna giremedi.

Mahkeme başkanı, davacı avukatlarının davanın teknik araçlarla takip edilmesi, salondaki sivil polislerin çıkarılması, davanın olayın olduğu bölgeden alınarak Eskişehir'e, yargılama ilkesi ile doğal yargıçlık ilkesine aykırı olduğu için davanın Anayasa Mahkemesine götürülmesi taleplerini reddetti.

BU OLAYI BENİM ÜZERİMDEN DEVLETE MAL ETMEK İSTİYORLAR

Hakkındaki iddiaları kabul etmeyen tutuklu sanık polis memuru G.Ş., olay günü gece yarısı Vilayet binasına yakın bölgedeki Tavuk Evi önünde ülkücüler ile karşıt grubun karşı karşıya gelerek aralarında arbede yaşadıklarını belirterek, sonra da karşıt görüşlü grubun polislere taş ve sopalarla saldırdığını anlattı.

Bu sırada 3 el silah sesi duyduğunu ve Muğla İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Akpınar'a karşı grubun dağıtılması için "havaya uyarı ateşi açalım mı?" diye sorduğunu kaydeden sanık G.Ş, başıyla "evet" cevabını vermesinin ardından Serpil Parkın köşesinde silahını çıkarak 3 el havaya ateş ettiğini belirtip, "Koşarak 3 el attığı atış 2-3 saniye sürdü. Bu olaylar kamera görüntülerinde mevcut. Ateş ettiğimde grubun bize uzaklığı 40-50 metre civarında idi. Ben ateş ettikten sonra çok sayıda silah sesi duydum. Çalışma arkadaşım Oktay Can da ateş ediyordu. Eli havada idi. Ama başka silah sesleri de duydum. Bu sırada gaz bombaları da atılmaya başladı." diye konuştu.

Daha sonra olay yerinden geriye döndüğünü ve bu esnada yaralanma olayı olduğunu duyduğunu dile getiren Sanık G.Ş, "Fakat şahsın nasıl ve neyle yaralandığını bilmiyorum. Benim silahımdan çıkan kurşunlarla yaralandığını ise hiç tahmin etmiyorum. Çünkü ben havaya ateş ettim." dedi.

Olayların bir provokasyon olduğunu, kendisinin bu işin sorumlusu olarak seçildiğini ve asıl hedefin devlet olduğunu ileri süren sanık G.Ş. savunmasına daha sonra şöyle devam etti: "Arkadaşları maktulün başından nasıl kurşun aldığını ve başına neyle vurulduğunu çok iyi biliyor. Bu arkadaşlarının ifadelerinde de var. Ancak arkadaşları bunu gizleyip suçluların ortaya çıkmamasını sağlıyor. Maktulün üniversiteden arkadaşı olan Yavuz Gezici bu konuları iyi biliyor. Çünkü Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Akpınar'a (hani karşı tarafta silah yoktu, vurdular arkadaşımı) şeklinde ifade de bulunmuştur. Bu kamera kayıtlarında var. Bu şahıs ayrıca bir televizyona açıklama yaparak, olaylar sırasında başkalarının da silahla atış yaptığını belirtmiştir. Bu işlerde beni hedef seçtiler. Çünkü ben sağcı solcu öğrencilerin 7 yıldır işlemlerini yapıyorum, haklarında rapor yazıp ilgili yerlere gönderiyorum. Bu yöntemle sadece beni değil, devleti hedef almak istiyorlar. Suçu devletin üzerine yıkmak istiyorlar. Bunlar bir provokasyondur ve ben suçsuzum."

BABA KURT: KİNİMİ DOSTLUĞA, KARDEŞLİĞE, ADALETE BIRAKIYORUM

Ağlayarak ifadesine başlayan Şerzan Kurt'un babası Ömer Kurt ise oğlunun 1.5 yıldır Muğla'da olduğunu kimseyle bir sıkıntı ve probleminin olmadığını kaydetti. Oğlunun ileride doktora yapmak istediğini ve bunun için çalıştığını ifade eden Baba Kurt, şöyle dedi: "Oğlum herkes tarafından sevilen, sayılan bir insandı. Ahlaklıydı, vicdanlıydı. Herkes onun dostuydu. Oğlum harcandı. Birilerinin amacın için harcandı. Öğrenciler orada prova edildi. Kürt kökenli öğrenciler oradan uzaklaştırılmak istiyor. Türkiye'de derin yapılar var, failli meçhuller var. Bu olayın bir provokasyon olduğuna inanıyorum. Ben bunu yapanları devletin, adaletin vicdanına bırakıyorum. Ben kinimi dostluğa, kardeşliğe, hoşgörüye adalete bırakıyorum. Adalet gereken cezayı versin. Adalet bu işin sırrını çözsün. Tek isteğim bu."

Anne Necla Kurt da, oğlunun bu zaman kadar hiç bir kötü olaya karışmadığını, bunu devletin de polisin de teyit ettiğini belirterek, oğlunu öldürenlerin bulanarak, cezalandırılmasını istedi.

Öğleden sonra saat 14:00'de başlayan ve akşam saat 20:30'da tamamlanan duruşma, eksik evrakların tamamlanması, tanıkların dinlenmesi için ileri ki bir tarihe ertelendi.

Duruşma sonrası bir açıklama yapan Baba Kurt, olayın bir an önce aydınlanmasını istediklerini belirterek, olayın bir provokasyon olduğunu yineledi. Herkesi hoşgörülü olmaya davet eden Baba Kurt, "Olayın kısa sürede netleşeceğine inanıyoruz. Bize destek veren herkese teşekkür ederim." dedi.

BDP Batman Milletvekili Bengi Yılmaz ise yargıyı eleştirerek, dışarıdakilerin iyi ancak içeridekilerin iyi olmadığını belirterek, "İçeridekiler önyargılı. Bunun böyle olmasını istemiyoruz. Sanki yargıya siyaset bulaşmış. İnşallah bu böyle değildir. Bizim ön yargımızdır ve bu ters çıkar, aksi çıkar." ifadesini kullandı.

Daha sonra Kurt ailesi, milletvekilleri ve destek için gelen grup adliye önünden slogan atarak ayrıldı.

Bu arada, Şenol Gündoğdu isimli bir vatandaş, duruşmanın yapıldığı adliyenin önündeki üstgeçitin üstüne çıkarak Türk bayrağı açtı. Emekli astsubay olduğu öğrenilen Gündoğdu polis tarafından üst geçitten uzaklaştırıldı.

-OLAY-

Muğla'da bir kız öğrenciye laf atma tartışmasıyla 11 Mayıs gecesi başlayan olaylarda karşıt görüşlü öğrenciler kavga etmişlerdi. Sabaha kadar süren olaylarda Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü 2. sınıf öğrencisi Şerzan Kurt, vurularak ağır yaralanmıştı. Kurt, 19 Mayıs'ta tedavi gördüğü İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yaşamını yitirmişti.

Kurt'un ölümüyle ilgili olarak Muğla Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru G.Ş. tutuklanmıştı. G.Ş. hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nde ''olası kasıtla nitelikli adam öldürme'' suçundan dava açılmıştı.

Mahkeme ilk duruşmada güvenlik nedeniyle davanın Eskişehir'e görülmesine karar vermişti.

CİHAN

Diyanet: Gerekirse kurban kesmeyin
Diyanet: Gerekirse kurban kesmeyin

Hayvancılık sektöründeki krizin, Kurban Bayramı’yla daha da büyüyebileceğine dair yorumlar, Diyanet İşleri Başkanılığı’nı harekete geçirdi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, “Kurban Bayramı’nda kesilecek hayvanların, Türkiye’nin  canlı hayvan rezervini tehlikeye sokabileceği” iddiaları üzerine, “Bir tehlike görürsem ‘Bu yıl kurban kesilmeyebilir’ derim''mesajını verdi.

DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, “Kurban Bayramı’nda kesilecek hayvanların, Türkiye’nin  canlı hayvan rezervini tehlikeye sokabileceği” iddiaları üzerine  çalışma başlattı. Konuyla ilgili veri toplanmasını isteyen Bardakoğlu, “Bir tehlike görürsem ‘Bu yıl kurban kesilmeyebilir’ derim” mesajı verdi. Türkiye’de hayvancılıkta yaşanan kriz, et ithalatını gündeme getirirken yıl Kurban Bayramı’nda kesilecek hayvan sayısının sorunu daha da derinleştireceğinden korkuluyor. Başta meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere ilgili birimlerin bu konudaki uyarılarını  dikkate alan Bardakoğlu, şunları söyledi:

Verileri toplattırıyorum

Yardımcılarıma, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, konuyla ilgili sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının elindeki verileri bildirmeleri talimatı verdim. Gelen  bilgilerve onlarla yapacağımız değerlendirmeler sonucunda bir karara varacağız. Önümüzdeki hafta detaylı bir açıklamada yapmayı  planlıyoruz.

Açıklama haftaya

Kimileri ‘Kesilmesinde bir sakınca yok’ diyor, kimileri de ‘Kesmeyelim’ diyor. Tüm kesimlerin değerlendirmelerini alacağız. Eğer bu yıl kurban edilecek hayvanların,  canlı hayvan stoğunu olumsuz şekilde etkileyeceği sonucu ortaya çıkarsa, biz de bu konuda fikrimizi söyleriz. Bir tehlike görürsem ‘Bu yıl kurban kesilmeyebilir’ derim.

Dişileri kesmeyin

Kıtlık, doğal afetler ve benzer gelişmelere bağlı olarak kurban kesiminden vazgeçilebilmesinin dinen bir sakıncası olmayacağı vurgusu yaparız. Ancak, hiçbir olumsuz gelişme olmaması halinde dahi, özellikle dişi hayvanların kurban edilmemesi gerekir. Kısır olduğu kesin olanlar dışında dişilerin kurban edilmesi doğru olmaz.

Pakistan örneği

Örneğin bir süredir, vekaletle kurban kesimi yoluyla Pakiktan’da kurban kesiyorduk. Ancak Sayın Başbakan’la hafta başında Pakistan’a yaptığımız ziyarette de oradaki temsilcilerimize şunu şöyledim: Burada kurban keseceğiz diye, ülke halkına zarar vermeyelim.  Çünkü sel nedeniyle binlerce hayvan telef oldu. Bir de biz kurban keseceğiz diye insanların elindeki hayvanları alırsak aslında onlara, iyilik değil,  uzun vadede kötülük yapmış oluruz.
 

Hürriyet


 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol